Bilim dünyasında yenilikçi bir gelişme kaydedildi. Meta’nın araştırmacıları, invaziv olmayan yöntemlerle beynin manyetik sinyallerini analiz ederek düşünceleri yazılı cümlelere dönüştüren bir yapay zeka modeli geliştirdi. Bu teknoloji, beyin implantlarına ihtiyaç duymadan düşüncelerinizi doğrudan metne aktarabiliyor. Detaylar haberimizde…
Meta araştırmacıları, yapay zeka kullanarak beynin düşüncelerinin yazıya dökülmesi üzerine iki önemli çalışma gerçekleştirdi. İlk çalışmada, gönüllülerin yazdığı cümleleri yeniden oluşturmak amacıyla beyin sinyalleri incelendi. İkinci çalışma ise, beynin dil üretim sürecini analiz ederek düşüncelerin yazıya nasıl dönüştüğünü gösterdi. Bu projeler, beyin hasarı veya yaralanması nedeniyle konuşma yetisini kaybetmiş bireylerin iletişim kurmasını sağlayacak yeni teknolojilerin geliştirilmesine zemin oluşturuyor.
Austin’deki Teksas Üniversitesi’nden hesaplamalı sinirbilim uzmanı Alexander Huth, “Bu, invaziv olmayan kod çözme alanında büyük bir ilerleme” diyerek bu çalışmanın önemini vurguladı.
MANYETİK TARAMA İLE DÜŞÜNCE OKUMA
Araştırmacılar, manyetoensefalografi (MEG) adı verilen bir teknikle beynin elektriksel aktivitelerinden kaynaklanan manyetik alanları ölçtü. Katılımcılar cümle yazarken, bu sinyaller yapay zeka modeli tarafından analiz edildi ve yazılan harfler %68 oranında doğru bir şekilde çözüldü. Yaygın olarak kullanılan harflerde tahmin doğruluğu daha yüksekken, “Z” veya “K” gibi nadir harflerde hata oranları daha fazlaydı. Ayrıca, model hatalı tahmin yaptığı zaman, QWERTY klavyedeki hedef harfe yakın harfleri tercih etme eğilimindeydi ki bu da yapay zekanın motor sinyallerden yola çıkarak harf tahmini yaptığını ortaya koyuyor.
BEYİN DİLİ NASIL ÜRETİYOR?
İkinci çalışma, dilin beyindeki üretim sürecini anlamaya yönelikti. Araştırmacılar, katılımcılar yazarken saniyede 1.000 MEG görüntüsü topladı. Elde edilen bulgular, beynin öncelikle cümlenin anlamını ve bağlamını oluşturduğunu, ardından kelimeleri, heceleri ve harfleri adım adım ürettiğini gösterdi.
Uzmanlar, bu sürecin “hiyerarşik ayrıştırma” teorisini desteklediğini belirtti: Beyin, büyük anlam birimlerini daha küçük parçalara ayırarak motor eylemlere dönüştürüyor.
Ayrıca, beynin ardışık harf ve kelimeleri karıştırmamak için “dinamik sinir kodu” kullandığı tespit edildi. Bu kod, her bilgi parçasını sürekli değişen konumlarda tutarak net ayrımlar sağlıyor. Ancak MEG, bu temsillerin tam olarak hangi beyin bölgelerinde oluştuğunu belirleyemedi.
GELECEKTE OLABİLİR: GİYİLEBİLİR BEYİN-BİLGİSAYAR ARAYÜZLERİ
Henüz hakem denetiminden geçmeyen bu araştırmalar, konuşma yetisini kaybetmiş bireyler için umut verici sonuçlar doğuruyor. Mevcut MEG cihazları laboratuvar dışında kullanılmak için büyük ve hassas olmaları nedeniyle sınırlı. Fakat araştırmacılar, teknolojik ilerlemelerin bu sistemleri giyilebilir hale getirebileceği inancıyla çalışmalarını sürdürüyor. Huth, “Mevcut teknolojilerin sınırlarını zorluyorlar” diyerek ekibin başarısını takdir etti.
ÖNEMİ NEDİR?
Bu yapay zeka modeli, beyin sinyallerini invaziv olmayan bir şekilde çözerek hem bilimsel hem de pratik alanda devrim niteliğinde bir etki yaratabilir.
Felçli hastalar veya nörolojik rahatsızlıkları olan bireyler, düşüncelerini yazıya dökme imkanı bulacak. Ayrıca, implant gerektirmemesi, teknolojinin daha geniş bir kitleye ulaşmasına olanak tanıyabilir.
Meta’nın bu yenilikçi çalışmaları, yapay zeka ve sinirbilim arasında güçlü bir bağ kurarak, beyin sırlarını çözmeyi bilim kurgu olmaktan çıkarıyor gibi görünüyor.